Akşam gazetesi yazarlarından Nebahat Koç’un Fatih Erbakan ile yaptığı röportajı okuduğumda ister istemez irkildim.
Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’ın “Babama itaat etmeyen soluğu ABD’de alıyor” sözleri bana son derece tehlikeli geldi.
Cümle kulaklarımı öyle bir tırmaladı ki, kendimi yüzyıl öncesi geriye gitmiş gibi hissettim.
AK Parti’nin milli görüşten kopuşunu hatırlayan Fatih Erbakan, Numan Kurtuluş’a kafayı takmış.
İşin garibi Numan Kurtuluş’un genel başkanı olduğu partiye ve görüşlerine hiçbir yakınlığım olmamasına rağmen, yeri geldiğinde kendisinin bazı fikirlerini haklı bulduğumu belirten yazılar kaleme aldım.
Çünkü bana kalırsa Numan Kurtuluş, SP’yi yeniden diriltmeyi başardı ve AK Parti’ye ciddi ciddi kafa tutar hale geldi.
Geçen hafta yapılan SP kongresinde Necmettin Erbakan’ın listesi ile Numan Kurtulmuş’un listesi çarpıştığında meğerse amaç Erbakan’a itaat edenleri ve etmeyenleri ayırt etmekmiş.
Yazık...
Fatih Bey babanız artık siyaset yapmasa...?
*
“Milli görüş” Fatih Erbakan’a göre babasının çocuğuymuş. Erbakan Hoca’ya itaat etmeyen milli görüşçü olamazmış.
Örneği’de AK Partililermiş...
Demişler ki; “Biz milli görüşün prensiplerini başka yöntemle sürdüreceğiz. Erbakan Hoca’ya itaat etmeden de aynı şeyleri yapacağız.”
Sonra yaşananlar ise Necmettin Erbakan ve ailesine ihanetmiş.
Peki, Numan Bey, Fatih Erbakan’ın babasına başka ne yanlış yapmış?
Efendim üslupları farklıymış. Konuşmalarında kullandığı kelimeler Erbakan Hoca’dan, Recai Hoca’dan alışkın oldukları üslup değilmiş. Hem akademik hem değişik bir tarzda konuşmalar yapıyormuş. (Vah, vah..!)
Erbakan Hoca, “adil ekonomik düzen” derken, Numan Bey başka bir ekonomik program oluşturmuş.
Yani anlayacağınız Numan Kurtulmuş’un kendi şahsiyetini, fikirlerini, yenilikçi düşüncelerini ortaya koymak, yani “lider” gibi davranma lüksü yok.
Numan Kutulmuş’un bana kalırsa söylemleri son derece gerçekçi. Hatta akademik düzeyde olması nedeniyle söylemleri sık sık basında manşet olabilmekte.
Özellikle; “Ciplere binen başörtülüler” benzetmesini son derece taktir etmiş, konuyu defalarca kaleme almıştım. Bu satırları yazarken birden aklıma birkaç sene önce Numan Kurtulmuş’u topa tutan oğul Erbakan’ın lüks tekne ve arabalara düşkünlüğü ile basında yer aldığı geldi.
Ortada çözemediğim garip bir çelişki yumağı var. İşin içinden çıkabilirseniz lütfen birileri beni de aydınlatsın.