Cumartesi günü DP Olağanüstü Kongresi’ni izlemek üzere Ankara’ya gitmiş, PKK’nın hain saldırısını orada öğrenmiştim. Kongre izlenimlerimi sizlere daha sonra aktaracağım. Çünkü sizlere önce içimi sızlatan ‘o’ andan bahsetmek istiyorum.
Kongre sonrası uçakla İstanbul’a döndükten sonra akşam haberlerinde şehitlerimizle ilgili son durumu izliyordum. Sıcaklar nedeni ile evde cam, kapı açık oturuyoruz. Dışarıdan gelen patlama sesleri ile yerimden sıçradım. “Hayrola, ne oluyor?” derken, beni yerimden sıçratan patlamanın rengarenk gökyüzünden parlayan havai fişeklere ait olduğunu görünce, işte ‘o’ an utancımdan camları kapattım.
*
Başka zaman olsa hayranlıkla izleyeceğim bu renk cümbüşü ilk kez beni utandırmıştı. İstanbul’da havai fişekler altında, belki bir düğünde belki de bir partide dans edip eğlenen gençler, diğer tarafta ise ne uğruna öldükleri belli olmayan aynı yaşlarda gencecik fidanlar..
Türkiye’nin batısına karşılık Türkiye’nin doğusu, güneydoğusu..
Ayıptır, günahtır!
İstanbul’da yapılan bu havai fişekli eğlence her kime ait ise şehit ailelerinden öncelikle ben özür dilemek istiyorum.
Ayrıca merak ediyorum ; PKK’lıları Habur Sınır Kapısı’nda karşılamak üzere Silopi’de toplanıp davul zurna çalan 50 bin kişi, Türkiye’ye giriş yapan PKK’lıların sorgulanmaları sırasında Diyarbakır ve Şırnak Barosu’ndan ayaklarına gönderilen 30 avukat veya onları oraya gönderenler, ya da BDP’li milletvekilleri...
Toprağa verilen 11 şehidimizin ailesinden özür dilemeyi hiç akıllarından geçirdiler mi?
*
Türkiye’de saldırı düzenleyen terör örgütü PKK bile İran’dan özür dilemiş. Neden mi?
İran, 4 Mayıs’ta 5 PJAK (PKK’nın İran kolu) militanının ve İran güvenlik güçlerinin öldürüldüğü bir çatışmanın ardından, 9 Mayıs’ta aralarında PJAK kurucularının da bulunduğu beş militanı idam etmişti.
Haziran başında ise PJAK’lılar Piranşehir civarında İranlı general Feramez Hisenzade ve üç subayı daha öldürmüşlerdi. Bu gelişmeler üzerine, Karayılan 8 ve 9 Haziran’da PKK’lılara kan kusturan İran yönetiminden; “Şu anda biz PKK olarak İran’a karşı savaş kararı almış değiliz. Bu çatışmada bir generalin yaşamını yitirmiş olmasından üzüntü duyuyoruz” sözleri ile özür dilemişti.
Türkiye, son iki ayda terör saldırılarına 34 şehit verdi. İçim acıyarak sormak istiyorum: “Şehit ailelerine baş sağlığı dilemenin dışında acaba hiç kimsenin özür borcu yok mu?”
