Bugünlerde diktatörlükle suçlanan, hafızalardan silinmeye çalışılan Mustafa Kemal Atatürk'ü doğru anlayabildik mi acaba diye sık sık düşünür oldum.
Yaptığı ya da yapmayı planladığı bütün devrimler göz ardı edilip eleştirilirken, bu kadar çok yönlü bir kişiliği tanımış olabilir miyiz?
Derler ki; Asla sonradan lider olunmaz. Lider doğulur!
Böylesine üstün yeteneklerle doğan Mustafa Kemal Atatürk de bir liderdi.
Çünkü;
*Vatan savunmasını herşeyin üzerinde tuttu.
*Sakarya savaşı sırasında "Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz" dedi.
* Mondros Ateşkes Anlaşması'yla ortaya çıkan tehlikeli durumu ilk olarak görüp milletin dikkatini çekti.
* Amasya Genelgesi'nde, vatanın bütünlüğünün ve milletin istiklalinin tehlikede olduğunu söyledi.
* Erzurum Kongresi'nde, milli sınırlar içinde vatanın parçalanmaz bir bütün olduğunu bütün dünyaya ilan etti.
*"Yurt toprağı! Sana her şey feda olsun. Kutlu olan sensin. Hepimiz senin için fedaiyiz. Fakat sen Türk milletini ebedi hayatta yaşatmak için feyizli kalacaksın" dedi.
*Hiç bir konuda taviz vermeyerek Kurtuluş Savaşı'nı başlattı.
*Vatanı için canını feda etmekten kaçınmadı.
*Çanakkale Savaşları sırasında Anafartalar grubu komutanı iken en ön safta savaştı. Bu savaş sırasında bir şarapnel parçası ile yaralandı. Sağ cebinde bulunan saati sayesinde ölümden kurtuldu.
* Sakarya Savaşı sırasında atından düştü kaburga kemikleri kırıldı.
* "Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletin devamına imkan yoktur. Yanlız şurası var ki din, Allah ile kul arasında ki bağlılıktır" dedi.
* Türk milleti daha dindar olmalıdır dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum" dedi.
*Din ve mezhep herkesin vicdanına kalmış bir iştir. Hiç kimse, hiç bir kimseyi ne bir din ne de mezhep kabulüne zorlayamaz. Din ve mezhep hiç bir zaman politika aleti olarak kullanılamaz" dedi.
Atatürk o kadar alçakgönüllü bir kişiydi ki yaptıklarının tekinden bile söz etmezdi. Her doğruyu, güzeli, arkadaşlarına ve milletine mal ederdi.
Gerçekten bizler Atatürk'ü anlayabildik mi?
Devrimlerini koruyabildik mi? Koruyabiliyor muyuz ?
Neden vicdan azabı duyuyorum?