Son yıllarda hiç duymadığım kadar çok “Araf” kelimesini duyar ve kullanır olduk.
Bilinen tüm semavi kitaplara göre “araf ne demek” dendiğinde Cennet ile Cehennem arasında bulunan bir yer anlatılmaktadır. Kelime anlamı olarak yüksek bir yer anlamına gelmektedir.
Hatta yaşadığımız şu son yıllarda kendimi birçok kez Araf Zaman’ı içinde hissettiğim zamanlar olmadı değil. Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, Los Angeles Times gazetesi, Türkiye’ye kaçan Suriyeliler’in iddialarının da yer aldığı bir makaleyi sayfalarına taşımış.
Makalede, mültecilerin bir kısmının geldiğine pişman olduğu belirtilirken, Türkiye’nin binlerce mülteciyi barındırabilmek için “hazır olmadığı” ifade edilmekte. Makaleyi okumayı bitirdiğimde güleyim mi ağlayayım mı bilemedim. Ülkemizde Van depreminin ardından binlerce vatandaşımız kafalarını sokacak yer bulamazlarken, Suriye’den Türkiye’ye sığınanların sayısı 20 bini aşmış durumda.
Bu duruma karşın Ankara, Birleşmiş Milletler’e yardım çağrısı yaparken, Los Angeles Times gazetesi kalkmış “Türkiye’ye kaçan Suriyeliler, iç karartıcı bir Araf’ta sıkışıp kaldı” başlıklı bir makale yayınlıyorlar. Sizlere bu satırları yazarken, keyifle şarkılarını hem dinleyip hem de eşlik ettiğim şarkıcı Candan Erçetin’in ‘Gamsız Hayat’ isimli parçası aklıma geldi;
“Sormayın neden bu durgunluğum, Görmeden kuytu yaralarımı, Sormayın neden bu huysuzluğum, Bilmeden saklı duygularımı, Çok mu dertsiz duruyorum uzaktan bakınca, Çok mu kalender sandınız dert anlatmayınca...”
Los Angeles Times’ın satırlarını okudukça kendi kendime “Herhalde Türkiye’de uzaktan son derece gamsız ve dertsiz gözükmekte” diye düşünmekten kendimi alamadım. Haberde iddia ettiğine göre, binlerce Suriyeli Türkiye’de çadırlarda kalıyorlar. Çadır kampları tıka basa dolu. Ve bu insanlar, ne ileri gitmeye ne de ülkelerine geri dönmeye cesaret edebildiklerinden tam anlamıyla Araf’ta kalmışlar. Türkiye mültecilere hazır değilmiş. Türkiye neye hazır ki mültecilere hazır olsun. Farkında değiller asıl araf zamanını şu an Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde vatandaşları yaşamaktalar.
Bu makaleyi yazanlara şu cevabı vermek lazım; Kelin ilacı olsa önce kendi başına sürermiş...