Yarbay Thomas Edward Lawrence, Britanyalı arkeolog, askeri stratejist, casus ve yazar.
Bugün sizlere yine geçmişin tozlu raflarından kısa bir hatırlatma yapmak istiyorum. Çünkü ilk Batılılaşma adımlarını atan Osmanlı’nın ardından bu uğurda Türkiye Cumhuriyeti’nde Atatürk devrimleri adı altında reformlar gerçekleştirenMustafa Kemal Atatürk’ün, bugün ülke olarak geçirdiğimiz değişimi (eğer bizleri izleme olanakları var ise) şaşkınlıkla karşıladıklarına eminim.
*
Sadece onlar mı, bizler de şaşkınız. Fakat iktidar partisi her ne nedense bizlerin bu şaşkınlığını abartılı buluyorlar. Bütün gel-gitlerin arasında aklıma bir an Arabistanlı Lawrence’in hikayesi geldi. Bu gerçek hikaye daha sonra film olarak da çevrilmişti.
Profesyonel olarak T.E. Lawrence veya T.E. Shaw [1] isimlerini kullanan Lawrence, Birleşik Krallık irtibat subayı olarak aldığı görev nedeniyle Arabistanlı Lawrence olarak
tanınmıştı. Hatta bu görevi uğruna [1] Şövalyelik nişanını reddetmiş, “Üstün Hizmet Madalyası” ve “Fransız Şeref LejyonuMadalyası” ile ödüllendirilmiş idi.
Arapların birçoğu onu hala Osmanlı ve Avrupa’lı devletlerin hakimiyetine karşı verdikleri özgürlük mücadelesine önderlik etmesinden dolayı ve Arap ulusal uyanışının
öncüsü, halk kahramanı olarak kabul etmektedirler.
Bahsi geçen dönemi 1926 tarihli “Bilgeliğin Yedi Sütunu” (İngilizce: The Seven Pillars of Wisdom) adlı otobiyografik eserinde anlatmıştır.
İlk tayin yeri olan Kahire’de İngiliz Askeri Haberalma Servisi için çalışmış. Araplarla olan sıcak ilişkileri Lawrence’ı, İngiliz ve Arap kuvvetleri arasındaki irtibat subaylığı görevi için biçilmiş kaftan kıldığından, Ekim 1916’da, Arap millî faaliyetlerini rapor etmesi için çöle gönderilmişti.
*
Mekke şerifi Hüseyin bin Ali’nin oğlu Emir Faysal komutasındaki düzensiz birliklerle birlikte Osmanlı ordusuna karşı gerilla mücadelesi vermiş, Arapları,Medine’deki Osmanlı muhafız birliklerini şehirden çıkarmamaları konusunda ikna etmişti. Araplarla geçirdiği zaman zarfında, gelenek ve yaşantılarına adapte olduğu gibi, deve ile seyahat edip, sıkı dostluk kurduğu Prens Faysal’ın hediye ettiği yerel kıyafetleri giymeyi de adet edinmişti.
I. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru da İngiliz hükümetini, Arapların bağımsızlığının İngilizlerin yararına olduğuna ikna etme konusunda oldukça başarılı olmuştu.
Bu sayede ünü gün geçtikçe artan Lawrence’in ,1962’de çekilen Arabistanlı Lawrence filmi kendisi için son nokta olmuştu.
“Nereden aklına geldi şimdi bu film?” diye soracaksanız..
Bilmem, neden geldi acaba?