HABERTÜRK

Anne-baba hakkı


25 Eylül 2012

Mahkeme hapis cezası verdiği tüm Balyoz sanıklarını, babalık ile kocalık haklarını kullanmaktan mahrum etti. Mahkeme kararları bütün Türkiye’yi şoke ettiği gibi, bende de şok etkisi yarattı.

Verilen hapis kararlarının nedenlerini, niçinlerini bütün uzmanlar günlerdir tartıştıkları için işin o kısmına hiç girmek istemiyorum. Beni asıl şaşkınlığa düşüren karar kimsenin uzmanlık alanı sayılamayacak olan, tamamen insani bir durum.

Bütün Balyoz sanıklarını, babalık ile kocalık haklarını kullanmaktan mahrum eden karar. Mahkemenin verdiği kararın ne anlama geldiğini araştırdım; TCK 33 maddesinde 5 yılın üstünde hapis cezası almış olanlara babalık kocalık sıfatının kazandırdığı haklardan mahrumiyet veriyor. Mahkumun aile reisliği sıfatını artık yapamıyor olduğunu ve elinden alındığını söylüyor. Ailenin iç işlerine karışarak bazı engellemeler koyuyor. Örneğin, Velayete sınırlandırmalar getiriyor.

İnsan hayatında 5 yıl nedir ki? Ya da soruyu söyle sorayım evladını 30’lu-40’lı yaşlara getirmiş bir babanın babalık, kocalık ya da aile reisliği 5 yıl ile sınırlandırılabilir mi?

Yani 5 yıldır yoksan yoksun... Anne-baba hakkı tartışılabilir mi?

Bir mahkeme kararı annelik yada babalık hakkından insanları mahrum edebilir mi? Eğer böyle bir karar alınmışsa gerçekleşmesi mümkün olabilir mi?

Bu durumu Mevlânâ Hazretleri öyle güzel ifâde etmiş ki: “Anne hakkına dikkat et! Onu başında tâc et! Zîrâ anneler doğum sancısı çekmeselerdi, çocuklar dünyaya gelmeye yol bulamazlardı.”

Kul hakları içinde en mühim olanı ana-baba hakkı değil midir? Müslümanlıkta, Allah ve Rasûlü’ne itaatten sonra ana-babaya itaat gelmez mi? Çünkü anne ve babalarımız varlık sebebimiz ve velî-nîmetimizdir. Maddî ve mânevî hayâtımızı inşâ eden müstesnâ fazîlet âbideleridir. Aile çocuğun istikbâlini şekillendiren ilk eğitim müessesesi değil midir? Dolayısıyla anne ve babaların evlâtları üzerindeki hakları sayılamayacak kadar çoktur.

İmam-ı Nesefi hazretleri bildirir ki:

Ana-babanın evladı üzerinde seksen kadar hakkı vardır. Kırkı sağlığında, kırkı vefatından sonradır. Sağlığında olan kırk haktan onu bedenle, onu dil ile, onu kalble, onu da para iledir.

Şimdi sormak isterim: Hangi mahkeme evladın üzerinde ki beden, dil, kalp, para haklarını geri alabilir?