Dün sizlere DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk ile yaptığım sohbetten bahsetmiş, Sayın Cindoruk’un Başbakan’ın BOP eşbaşkanlığı konusundaki görüşlerinden bahsetmiştim. Bugün asıl konuya değinmek istiyorum.
Meclis eski başkanı olarak Cindoruk, referandumda ‘hayır’ oyu kullanacağını açıklarken, nedenlerini de en çarpıcı örnek ile anlattı.
Sayın Cindoruk; “1991 seçimlerinden sonra TBMM Başkanı olduğum süreçte bütün partileri toplayarak 20 maddeyi değiştirmiştik. Öyle ki, anayasayı adeta darbeci niteliğinden kurtarmış olduk. Tartışmalar sonunda bir madde haricinde hepsinde anlaştık. Demokratik bir tavır ortaya koymuştuk. Ardından da 2001’de, 2004’te, hatta 2007’de yapılan anayasa değişiklikleri referanduma gerek kalmadan partilerin ya kabulüyle ya da tarafsız kalmalarıyla referandumsuz geçti. Bu bir gelenek midir? Evet bu bana göre anayasa yapma geleneğidir. Teamül müdür? Evet teamüldür ve yerleşmiştir.
İlk defa bugün bu iktidar tek parti iradesi, hatta tek adam iradesiyle anayasa değişikliği yapıyor ve uzlaşma yoluna gitmeden dayatma metoduyla önümüze getiriyorlar. Onların deyimi ile ‘Anayasa paketi’ bizim deyimimizle ‘Anayasa değişikliği’, “milletlerarası hukuka ve dünyanın her yerinde geçerli olan anayasayı değiştirme ilkesine aykırıdır” diyerek beynimde birçok soru işaretinin gündeme gelmesine neden oldu.
Sahi biz neden anayasamızı referanduma gerek duyarak değiştiriyoruz? Neden ya hep ya hiç?
Neden tek tek maddeleri oylama hakkımız yok?
Neden ‘hayır’ çokluğunun yanı sıra ‘evet’ demek istediğim maddelere de ‘hayır’ demek zorunda bırakılıyorum?
Komplo teorisi ister misiniz?
Çok kolay...
Bakın, referandumun milletlerarası hukuka ve T.C. yasalarına aykırı olduğu (Sayın Cindoruk’un belirttiği gibi) kesinlik kazanırsa referandum iptal edilebilir.
Başbakan Erdoğan tabanına döner ve yine; “Biz istedik, zorladık... Bakın yine engel oldular” der ve yılın mağduru olur.
Referandum uğruna tepilen kilometrelerce yollar heba olmasın diye genel seçim tarihi öne alınır.
Halk bu defa mağdur edebiyatı ile sandığa gitmek zorunda kalır.
Olmaz olmaz demeyin...