Yaklaşık 16 yıl önce babama, Alaçatı’da eski bir Rum evinin satılık olduğunu söylemiş, hatta günlerce aldırmak için çabalamıştım. Yanlış hatırlamıyorsam o gün için evin fiyatı 2 bin liraydı. Babam böyle eski püskü bir taş eve bu paranın verilmesinin saçmalığına dem vurmuş, her ne söylemişsem kulak arkasına atmıştı.
Aradan çok değil birkaç yıl geçmişti ki İstanbul plakalı arabalar, Çeşme’yi özellikle de Alaçatı’yı istilaya başladı.
Yavaş yavaş babamın burun kıvırdığı evleri almaya, restore ederek otel, cafe, bar yapmaya başladılar. Hepsi birbirinden güzel olan bu yenilenen yapılar ve açılan eğlence mekanları, Alaçatı esnafının yüzünü güldürürken biz eski Çeşme yazlıkçılarına da yeni yeni yerler keşfetme olanağı sağlamıştı.
Tabi hiçbir şey güllük gülistanlık gelişmiyordu. İstanbul fiyatlarını Çeşmeliler’e sunmaya kalkan İstanbullu işletmeciler, bir anda hiç ummadıkları bir protesto ile karşı karşıya kaldı.
34 GO HOME...
Fakat bu güzel belde vazgeçilecek gibi olmadığından zamanla İzmir-İstanbul doku uyuşmazlığı minimuma indirildi. Açılmış olan mekanlara yenileri eklendikçe de Alaçatı, yaz aylarının vazgeçilmez uğrak yerlerinden biri oldu.
Buraya kadar her şey tamam...
Fakat duyduğum bir olay beni öyle şaşırttı ki önce dedikodu zannettim. Çünkü Alaçatı’nın ilk dönemlerinde açılmış olan Sea Side gibi muhteşem bir plaj, bölgeye hareket katmış, çok uygun sörf alanlarına ve Süzer Otel’in yapılmasına da vesile olmuştu.
Her nedense Sea Side gibi bir mekan sezon ortasında yıkılmış. ‘Neden, niçin’; hala tam olarak öğrenemedim.
Çeşitli dedikodular var. Eski bir bakanın, arazinin inşaatına başlamasından tutun da daha neler neler... Bir de şu korsan taksi meselesi... Bu kanunsuz uygulamayı yetkili makamlar bildikleri halde bir şey yapamamaktalarmış. Alaçatı’da onlar adına lüks restoranlar ve mağazalar sıralanmış olsa da korsan taksi olayı inanın sadece İstanbullular’ın icadıdır.
Alaçatı Belediyesi’nin her geçen sezon işleri daha da zorlaşacak gözüküyor.
Çünkü artan nüfusa hizmet uğruna çarpık yapılaşmaya, denizin içine ev yapılmasına, fahiş fiyatlara, sokakların bakımsızlığına, korsan taksilere göz yummaya devam ettikleri sürece eski köye kimbilir daha ne adetler gelmeye devam edecektir.
Bizim evin konumu oldukça ilginçtir. Evimizin arka duvarı Çeşme, ön kapı girişi de Alaçatı Belediyesi’ne bağlıdır. Çöp kutumuz ise ne yazık ki Alaçatı Belediyesi’ne bağlı olan tarafta durmak zorunda. “Çöplerimizi alan oluyor mu?” sorusunun yanıtı ise şöyle:
Paşa gönülleri isterse...