HABERTÜRK

Aklımı korumaya çalışıyorum...


02 Ağustos 2011

Geçen hafta sizlerle birkaç günlük mecburi ayrılık yaşadık. Çünkü olaylar o kadar ani gelişti ki program yapılıp biletler kesilirken ancak Habertürk Gazetesi Genel Koordinatörü Osman Gencer’i arayarak bir iki gün yazı gönderemeyeceğimi söyledim.

Beni bu kadar ani harekete geçiren ya da bir anda her şeyi göze almama neden olan sizce kim olabilir?

Tabi ki... LYS’zede olan oğlum... LYS puanları belirlenip elimizde puan tablosu ile baş başa kaldığımız andan itibaren evde bir süredir var olan stres dalgası neredeyse iki katına çıkmıştı. Çünkü çağımız gençlerine ne yazık ki meslek eğitim dersleri verilmemekte. Gençler o kadar bilinçsiz ki... Üniversitelerde açılan yeni bölümlerden habersiz olmalarını bir kenara bırakın, eskilerden bile haberdar değiller. Bu nedenle oğlumun birçok arkadaşına aynı soruları yöneltiyorum.

Soru şöyle: Hangi bölümde okumak istiyorsunuz? Hangi meslek dalını öğrenip yapmak istiyorsunuz? Ya da hayalindeki meslek nedir?

Gençlerden aldığım tepkilere gelince: “Hmmm... Sanırım işletme.”

Neden işletme?

Belki işletecek birilerini buluruz, heh.. heh...!

Sabırla yine ben: Aile işinde mi çalışacaksın mezun olunca?

Aaaa evet. O yüzden işletme dışında bir şey okumama gerek yok.

Ben: İşletme’de hangi dersleri okuyacağını araştırdın mı? Öğreneceğin bilgiler sizin iş alanınızda faydalı olacak mı?

Bilmemmm...

Bir diğeri: Uluslararası İlişkiler bölümünde okumak istiyorum.

Ben; Neden?

Eeee, şu ara en gözde bölümlerinden biriii...

Ben: Tamam da, mezun olunca hangi alanlarda iş yapabileceğini biliyor musun? Mezun birileri ile hiç görüştün mü?

Yooooo....?

Ve bizim ev: Oğlum karar verdin mi sıralamayı nasıl yapacağına?

Anne, ben Hukuk Fakültesi’ne girmeye karar verdim.”

Ben: Keşke karar vermekle olsa... Puanın tutuyorsa harika bir seçim.

Akşam üstü...

Oğlum: Anne hukuktan vazgeçtim. İşletmeye karar verdim.

Ben: Hoppala... Neden?

Beynimin hep aktif olmasını istiyorum.

Ben: Başka bölüm okuyunca beynin duruyor muymuş?

Sessizlik....

Akşam gelince, oğlum: Anne, Psikoloji Bölümü hakkında ne düşünüyorsun. İlk sıralara Psikoloji yazmaya karar verdim.

Ben: Sevgili oğlum, en isabetli kararı vermişsin. Zaten bu gel-git hallerinle beni çıldırtmak üzeresin. En azından ilk terapiyi bana yaparsın.

Ertesi sabah... Oğlum: Anne, hadi kalk önce Kıbrıs’a, sonra İstanbul’a gidelim ve üniversiteler hakkında bilgi alalım. Kafam netleşir böylece, bölümler hakkında bilgi alırım. Sizlerden birkaç gün neden ayrı kaldığımı sanırım açıklamış oldum. Sıralamaya gelince; Bu mesele yüzünden akıl sağlığımı korumaya çalışmaktayım.