Fazıl Say’ın ‘Beş N Bir K’da konuk olduğu programı, dün gece ikinci kez (tekrar yayın olmasına rağmen) keyifle izledim. Keşke Türkiye’de daha da çok Fazıl Say gibi gençler yetişse... Müzik dehası olmaları şart değil. Önemli olan kendi yaşadıkları, hak edilerek kazanılmış toprakları yani vatan toprakları hakkında yeterli, doğru bilgi ve donanıma sahip olmaları. Cahil cahil konuşmamaları... Gözlerine taktıkları at gözlüklerini çıkarmaları...
Fazıl Say belli ki hem IQ hem de kültür düzeyi yüksek bir gencimiz. Bana kalırsa en büyük özelliklerinden biri de kendisi daha çocuk yaşlardayken 12 Eylül darbesini bir fiil yaşamış olması. 12 Eylül’de babasının evden alınışını hiçbir zaman unutmamış. Buna rağmen önümüzdeki referendumu ‘boykot’ ediyor ve ‘Hayır’ oyu kullanacağını açıkça söylüyor.
Acı ama gerçek bir olayı vurgulama şekli de son derece örnek alınacak bir davranıştı. Fazıl Say, “Televizyon kanallarının program akışlarında beyin yok. Hakkari’de çatışma olmuş, iki şehit vermişiz... Bir kanalda adamlar göbek atıyor, diğerinde yemek programı yapılıyor ama bu konu yalnızca alt yazı olarak geçiyor” dediğinde içimden, “Hadi buna da karşı çıkın” dedim.
Fazıl Say ayrıca gazete için yapılan bir ankette, AKP’lilerin ağırlıklı olarak arabesk müzik dinlediklerini okumuş. Tabi hemen hükümet sözcüsü Hüseyin Çelik çıkıp yalanlamış. Başbakan’ın son zamanlarda meydanlardaki ağlamaklı konuşmaları dahi arabesk kokuyorken ankete inanmamak mümkün değil. ‘Arabesk cahil bir müziktir’ diyor Say... Bir zamanlar Küçük Ceylan’lar, Küçük Emrah’lar vardı. Şimdi hepsi kocaman oldu; inleyerek, ağlatarak söyledikleri müzik sayesinde... Yalan mı?
Ya İbrahim Tatlıses’e ne demeli? İnşaat işçisi Tatlıses’i, ‘Türkiye’nin Pavarotti’si ilan eden zihniyetin eğitim derecesi nedir?
Müslüm Gürses ve Orhan Gencebay, “Arabesk yavşaklığından utanıyorum” diyen Say için “Reklam peşinde” demişler.
Fazıl Say’ın reklama ihtiyacı yok. Türk halkının mozaik yapısı karşısındaki şaşkınlığını, bu işten yıllardır faydalanan ve zengin olan kesimi kızdıracak şekilde söylemiş.
Aslında o kadar haklı ki... (Konuya yarın da devam edeceğim.)