Ahmet Altan'ın 15 Eylül 2009'da yazmış olduğu "Büyük Selanik "başlıklı yazı bana geldiğinde öncelikle anne tarafından Selanikli olduğumdan ilgimi çekti. Rahmetli dedem her zaman Atatürk'ün mahalle arkadaşı olduğundan bahseder, anılarını anlatırdı. Ben de her fırsatta gururla anne tarafı Selanikli, baba tarafından da Giritli olduğumu söylerim. Şimdi gelelim Ahmet Altan'nın biz Selaniklilerden, Atatürk'den ne isteyip ne istemediğine, neleri, kimleri savunup, neleri kimleri savunmadığına.. Bizim 80 yıllık cumhuriyetimize neden "sahtelikler cumhuriyeti" dediğine..
Güzel kadınlar, şık beyler, balolar, danslar, temiz evler, çiçekli bahçeler, köylerde vals çalan orkestralar, kahve ve konyak kokan kafeler, beyaz örtülü lokantalardan ne istediğine, kendisinin, kardeşlerinin, babasının da faydalandığı bu güzelliklerin neden eskiden değil de şimdi onu rahatsız ettiğine.. Yüzlerce yıllık gelenekleri yıkılarak ve başka bir tarihin, başka bir mücadelenin, başka bir kültürün sonucu olarak değerlendirdiği kendisinin de yıllardır yaşadığı, bu ülkeyi, "Atatürk'ün hayalindeki ülke" gibi görmesine..
NE SÖYLEMİŞTİ?
'Atatürk'ün Türkiyesi' olarak gördüğü kendinin de yıllardır yaşadığı toprakları bugün "Osmanlı'nın bir mezbele halinde tuttuğu, ne Anadolu geleneklerine ne de müslümanlığın inançlarına uyuyordu" şeklinde değerlendirmesine.. Atatürk'ü kastedip kendinin de bu yaşa kadar kaç kere dans ettiğini unutarak, "Zorla şapka giydirdi, zorla Batı müziği dinlettirdi, zorla dans ettirdi" demesine..
Ve yine Atatürk'ü kastederek, "Kürt liderlerini astı, müslümanları gazeteler vasıtasıyla irticacılar olarak ilan etti, demokratları Meclis'ten attı, solcuları hapse koydu" demesine ve Türkleri bir yerlere koyamamış olmasına. Bütün bunlarla yetinmeyerek, "Cumhuriyet tarihi boyunca ezilen, dışlanan müslümanlar, Kürtler, demokratlar, solcular şimdi haklarını istiyorlar, "Selanikleşme" hayali uğruna yasadıkları baskılardan kurtulmaya uğraşıyorlar" şeklinde kendince yorumlarda bulunmasına..
HATIRLATMAK İSTİYORUM
"Mustafa Kemal, Selanik'te doğmuş. Askeri okullarda nispeten "Batılı" bir eğitim almış, Sofya'da ataşelik yapmış, Almanya'yı görmüş genç bir generaldi cumhuriyeti kurduğunda" derken, Ahmet Altan'ın yazmış olduğu ve müstehcen olduğu gerekçesiyle toplatılma kararı çıkmış olan "Sudaki İz" romanını, mutsuz insanların arayışını anlatan, 1991'de yazdığı üçüncü romanı "Yalnızlığın Özel Tarihi"ni, Rober Koleji'nde öğrenim hayatına başladığını, kendisine bir Selanikli olarak hatırlatmak isterim.