HABERTÜRK

Adalar, adalar...


25 Eylül 2010

Yaz başından beri her ne kadar Çeşme, İzmir, İstanbul hatları arasında gidip geliyor olsam da, şöyle huzurlu bir tatil yapma imkanım olamamıştı. Eylül ayı için kendime bir haftalık tatil şöleni yapmayı aklıma koyduğumdan, pazar gününden beri tatil yapıyorum.
Ama ne tatil...
Gördüğünüz gibi hala yazılarım devam ediyor. Dünyanın neresinde olursam olayım, mutlaka diz üstü bilgisayarım yanımdadır. Yaklaşık 12 yıldır süren köşe yazarlığı mesleğimde, bir hafta izin alıp yazı yazmadığım olmamıştır. (Ancak belki şu an hatırlayamadığım olağanüstü hal durumlarında yazamamışımdır.)
Yaz başından beri yakın dostlarıma sık sık, “beni kimsenin bulamayacağı isimsiz bir adada tatil yapacağım” der dururdum. Tabi ki bu hayalimin “isimsiz” kısmını gerçekleştirme imkanım olamadı. Ama yine de adalara gitmeyi başardım.
Yıllardır (telefon numaramı nasıl buldularsa) Adalar Belediye Başkanlığın’dan cep telefonuma bayramlarda tebrik mesajları gelir. Ve her nedense hep memnun olurum.
Yıllardır yağmalanan adalarımızda (İstanbul Adalara Belediye Başkanlığı) kültürel değerlerin yağmalanmasını durdurmak için Adalılar, yeni bir yönetim göreve getirmişlerdi. Belediye başkanının senelerce moloz ve çöp yığını haline gelmesine göz yumduğu adaların en güzel koylarını, bu yönetim kısa zaman içerisinde çöplükten plaj haline getirecekti. Fakat ne yazık ki Bakanlık engel olmuştu.
Bizler de durum böyle iken, gelelim benim bir haftadır gezindiğim Yunan adalarına...
Çeşme’ye yakın olan Sakız’dan tutun Rodos’a kadar hepsi birbirinden güzel olan ve bir zamanlar bizim olan bu adalar sanki birer cennet.
Son durağımız olan Rodos’ta havanın patlamasıyla program dışı olarak bir gün daha kalmak zorunda kaldık. İyi ki de kalmışız...
Rodos tam bir turizm cenneti haline gelmiş. Bu mevsimde bile cadde ve sokaklar ağzına kadar turistlerle doluydu. Yunan adalarında fiyatlar son derece uygun, restoranlar tertemiz, halk medeni, en önemlisi de esnaf son derece güler yüzlü ve saygılı idi. Rodos’tan ayrılırken içimi hüzün kapladı. Günlerdir Türkiye’den haber almamanın huzurunu yerini her nedense bir huzursuzluk aldı. Alışkanlık işte... Marmaris’e ayak basar basmaz gazetelere şöyle bir göz attım. Yanılmamışım, hiçbir şey değişmemiş. İşte haberler; Saadet Partisi kayyuma devredildi... Hamburger skandalı (Hamburgerde öldürücü Listeria virüsü)... Tophanedeki sergiye kanlı baskın... MHP tasfiye edilmeye mi çalışılıyor?...
Geri mi dönsem ?