HABERTÜRK

60 yıl sonra bizi neler bekliyor?


03 Temmuz 2013

Son günlerde "yanlış zamanda mı dünyaya geldim ? " sorusu sık sık aklımı kurcalar oldu. Her ne kadar çocukluğumda bir çok şeyin ilklerini yaşamanın zevkini tatmış olsam da sanırım bizim kuşak biraz arada kaldı.
X kuşağı olan bizler (yani 1967-68 ve sonrası doğumlular) ile Y kuşağı gençler (90‘lılar) arasında ki ortak noktaları yakalamak bir taraftan mümkünken diğer taraftan da kopukluklar olduğunu fark ediyoruz.
Örneğin siyah beyaz televizyonun evimize ilk geldiği günü dün gibi hatılıyorum. Oturduğumuz apartmanda o zamanlar ilk ve tek bizim evimizde televizyon vardı.

Ve her nedense apartman ahalisi olarak en büyük zevkimiz Muhammed Ali'nin Türkiye saati ile sabaha karşı oynanan boks maçları idi.
Babamın ilk (Murat 124 marka ) arabamızı kapımızın önüne getirdiği günü de unutamam. Annemle nasıl sevinçle binip Karşıyaka'da tur atmıştık...
Şehirlerarası telefon açmak ne kadar zordu hatırlar mısınız ? Santarala numara yazdırılır saatlerce karşı tarafın bağlanması beklenirdi.
Sizlere yukarıda verdiğim örnekler gibi daha bir çok yaşanmış, " ilk" leri sayabilirim.
Fakat bu olayları oğlumla paylaştığımda fazla bir jenerasyon farkı olmamasına rağmen beni şaşkınlıkla dinlediğini fark ediyorum.
Zannediyor ki LCD ekran televizyonlar, son model Jeep' ler, cep telefonları yıllardır hayatımızın içinde.
İşte o an bizim doğduğumuz yıllar ile onların gençliği arasında ki fark iyice kendini ortaya koymuş oluyor.

Peki ya 60 yıl sonra dünyaya gelmiş olsaydık?


Farklı alanlarda uzmanlara geleceğin dünyası sorulmuş ve öngörüleri alınmış. İşte beni en çok ilgilendiren konulardan bir kaç tanesi;
Araştırmacı Miroslav Radman'a göre 2070'lere gelindiğinde insan ömrü 150 yıla ulaşakmış.
Vücuta yağ metabolizmasından sorumlu genler araştırılmaktaymış. Şimdilik bunlardan biri tespit edilmiş. Bu gen pasifleştirildiğinde kobayların şişmanlamadıkları görülmüş. Bu gidişle 60 yol sonra "rejim yapmak " tarih olacak deniyor.

Freud kadınlardaki başarma arzusunu bir nevroz olarak nitelendirirken, bu dürtü çağımız kadınları arasında hızla artış göstermiş. Mevcut gidişatla yani üç nesil sonra kadınla erkeğin toplumda ve aile içinde yer değiştirmesi özellikle batı ülkelerinde kaçınılmaz görülmekteymiş.
Bu örneklere bakarak bile, "ah keşke 60 yıl sonra dünyaya gelseydim" demez mi insan?