George Friedman, bütün dünyanın gündemine bomba gibi düşen Gelecek 100 Yıl "21. Yüzyıl İçin Öngörüler" kitabında Türkiye adına öylesine ilginç ve umut verici şeyler yazmış ki...
Araştırmalarına ve yazdıklarına neden bu kadar önem verdiğimi sizlere daha iyi anlatabilmek adına sizleri öncelikle 1949 yılında Macaristan'da doğan Friedman hakkında biraz bilgilendireyim.
Ailesiyle birlikte doğar doğmaz ABD'ye göç eden Friedman, City College of New York'ta siyaset bilimi üzerine eğitim almış. Daha sonra Cornell Üniversitesi'nde "Devlet" üzerine doktora yapmış. Doktorasının ardından da 19741994 arası Dickinson College'da siyaset bilimi dersleri vermiş.
"Amerika'nın Gizli Savaşı" ve "Savaşın Geleceği" gibi kitaplarıyla tanınan ve aynı zamanda "Stratfor" adlı stratejik danışmanlık şirketinin kurucusu olan Friedman, son kitabında Türkiye'nin Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu gibi kaos coğrafyalarının ortasında önemli bir istikrar platformu olduğunu açıklamış. Friedman, Türkiye hakkındaki baldan tatlı öngörülerine şöyle devam ediyor:
"21. yüzyılda ihtiyarlayan Avrupa, bugün elinin tersiyle ittiği Türkiye'nin genç nüfusunu çekmek için 'promosyon' yapar hale gelecek.
AB eğer hala var olursa tam üyeliği Türkiye'ye altın tepside sunacak.
Aynı şey ABD için de geçerli olacak. Meksika'nın genç nüfusuna 'bonus' dağıtacak.
21. yüzyılın 'süper devlet'i gene
ABD olacak.
Avrupa çağı kapanıyor. Amerika çağı daha yeni başladı.
Diğer büyük güç Japonya olacak. Rusya ise bir kez daha dağılacak. Hindistan'a gelince hiç umut vermiyor.
Çin dünyaya açılışında daha önceleri olduğu gibi yine çökecek. 21. yüzyılın yeni büyükleri Türkiye, Polonya ve Meksika olacak."
Bütün bu güzel öngörülerinden sonra Friedman, 2040'lı yıllardaki Türkiye'nin dünyadaki yerini anlatmak için Türkiye'nin haritasını da sunmayı ihmal etmemiş.
Friedman'ın kitabından bahsetmişken İspanya Dışişleri eski Bakanı Jesep Pique'nun Türkiye ile ilgili olarak kaleme aldığı ilginç bir yazıya da dikkatinizi çekmek istiyorum.
İspanya Dışişleri eski Bakanı Pique 'Tarih tekerrür ediyor' derken nedenlerini şöyle anlatıyor: "Çünkü bugün Türkiye, zamanında Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünün ve Birinci Dünya Savaşı'nın kaybeden güçleriyle ittifakının ardından Mustafa Kemal'in belirlediği çizgide, yıllardır Avrupalı olmak için yalvardıktan sonra, tekrar 'Osmanlı' olmak istiyor.
Avrupalı olmak istiyorlardı ve biz onlara izin vermedik. Bugüne kadar özellikle de -Fransa ve Almanya-mümkün olan bütün engelleri koyduk.
Sonuç aşikardır: Türkiye, geleceğini artık Avrupa'da görmüyor. Hegemonyasını Arap ve Müslüman dünyasına yayarak ve diğer ülkeler için 'ayna' olarak tarihteki yerini yeniden elde etmeye çalşıyor."