HABERTÜRK

Dünya ayağa kalktı! Cesedi parçalarken 'müzik dinleyin' dedi...


17 Ekim 2018

Suudi Arabistan vatandaşı gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın kaybolması, dünya gündeminde ilk sıradaki yerini koruyor. İstanbul'daki başkonsolosluk binasına girdikten sonra bir daha haber alınamayan gazeteciyle ilgili en çarpıcı haber, köşe yazarı olduğu Washington Post'tan geldi.

Amerikan gazetesi, Cemal Kaşıkçı'yı öldüren ekipte yer alan 7 kişinin pasaport bilgilerini yayınladı. Cemal Kaşıkçı'nın düzenli olarak makaleler yazdığı Washington Post, pasaportlardaki fotoğrafları ve isimleri ise gizledi.

Gazete, bu kişilerin kimliklerini henüz bağımsız kaynaklar tarafından doğrulayamadığını bildirdi.

TÜYLER ÜRPERTEN AYRINTILAR WSJ'DE

Amerikan Wall Street Journal (WSJ) gazetesi ise, cinayetin tüyler ürperten detaylarını sayfalarına taşıdı.

Gazeteye göre, Cemal Kaşıkçı Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosu Muhammed el-Uteybi'nin gözleri önünde öldürüldü.

WSJ'nin İstanbul'daki muhabirleri David Gauthier-Villars, Jessica Donati ve Summer Said imzalı haberde, Suudi suikast timinin Kaşıkçı'yı el-Uteybi'nin önünde önce dövdüğü, sonra ilaçla uyuttuğu ve cesedi parçaladığı yazıldı.

Haberde, Türk yetkililerin Kaşıkçı'nın nasıl öldürüldüğüyle ilgili olarak, bir ses kaydını da içeren kanıtları, ABD ve Suudi Arabistan'la da paylaştığı, iki ülkenin de verilen bilgilere itiraz etmedikleri belirtildi.

Ses kaydında İstanbul Başkonsolosu el-Uteybi'den odayı terk etmesi istenilen bir ses duyuluyor. Türk yetkililerin, ses analizinden bu kişinin Suudi adli tıp uzmanı Salih el Tubaygi olduğunu tespit ettikleri belirtiliyor.

CESET PARÇALANIRKEN 'MÜZİK DİNLEYİN' DEDİ

Salih el Tubaygi'nin, Kaşıkçı'nın cesedini parçalarken çevredeklerden müzik dinlemelerini istediği de haberde aktarılan bir diğer ayrıntı.

Haberden bazı satırlar şöyle: "Gelişmeleri yakından bilen bazı kişilere göre Suudi yetkililer Pazartesi günü yetkisiz ajanların yanlış giden bir sorgu sırasında Kaşıkçı'yı öldürdüklerini ilan etme seçeneğini değerlendiriyordu. Bunun hala gündemde olup olmadığı bilinmiyor.

Türk yetkililer Kaşıkçı'nın kaybolmasında Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın parmağı olmasından şüpheleniyor. Zira işlendiği iddia edilen cinayete dahil olanlar, Prens'e yakın görünüyor. Olayı soruşturan Türk ekibi 2 Ekim'de İstanbul'a inen ve 3 Ekim'de Riyad'a dönen 2 Gulfstream uçağına odaklanmış durumda. Bu uçaklar, Sky Prime Aviation Services Ltd şirketine ait. Suudi hükümeti geçen yılki yolsuzluk operasyonu sırasında bu şirkete el koymuştu.

Türk yetkililere göre uçaktakiler arasında Velid Abdullah El Şehri ve Thaar Galeb el-Harbi de var. 2016'da Suudi basınında çıkan haberlerde ilkinden Suudi Hava Kuvvetleri'nde tümgeneral olarak bahsedilmişti. Türk yetkililer ise onun adli tıp uzmanı olduğunu söylüyor.

Thaar Ghaleb al-Harbi ise yine Suudi basıına göre geçen yıl Ekim ayında Kraliyet Ailesi'nin Cidde'deki sarayını bir saldırıdan korurken gösterdiği cesaretten doalyı doğrudan Prens Muhammed bin Selman tarafından teğmenliğe yükseltilmiş bir askerdi."

FOTOĞRAFLAR NEW YORK TIMES'TA

New York Times (NYT) gazetesi ise, Türkiye'nin cinayete karışan beş kişinin kimliğini tespit ettiğini duyurdu.

Maher Abdulaziz Mutreb, 2017'de Suudi Arabistan'ın Londra Büyükelçiliğine atanmış bir diplomat ve Suudi Prens'le muhtemelen koruması olarak birçok yeri ziyaret etti.

Suudi kraliyet ailesiyle çalışan Fransız bir profesyonel ise ikinci şüphelinin Prens Muhammed ile seyahat eden güvenlik ekibinin bir parçası olan Abdulaziz Mohammed al-Hawsawi olduğunu ileri sürdü.

Suudi Arabistan'ın basın organlarından birinde, üçüncü şüpheli Thaar  Ghaleb al-Harbi'nin geçen yıl Suudi kraliyet muhafızlarında Muhammed'in Cidde'deki sarayını korurken gösterdiği cesaretinden dolayı teğmenliğe yükseltildiğinin yazıldığı aktarıldı.

Muhammed Saad Alzahrani olarak kimliği belirlenen ve başka birisinin pasaportu ile seyahat eden dördüncü şüpheli de, kraliyet muhafızı.

Şüpheliler arasında yer alan Dr. Salah al-Tubaigy ise bir otopsi uzmanı.

New York Times, Suudi Arabistan'da bu tür yüksek pozisyonlara gelebilmek için üst düzey Suudi makamlarla doğrudan bağlantılı olunması gerektiğine dikkat çekti.

'SERSERİLERİN OPERASYONU İDDİASI ÇÖKER'

Haberde, "Türk yetkililerin söylediği gibi bu adamlar, Kaşıkçı'nın 2 Ekim'de ortadan kaybolduğu Suudi konsolosluğunda bulundularsa, orada o gün ne olduğuna ve Prens Muhammed'e doğrudan bir bağlantı sağlayabilirler. Bu, Kaşıkçı'nın Veliaht Prens'ten habersiz bir şekilde, serserilerin düzenlediği bir operasyonda öldüğü iddiasını da ortadan kaldırır. Böyle bir bağ, Beyaz Saray ve ABD Kongresi'nin bu tür bir açıklamayı kabul etmesini de daha zor bir hale getirir" denildi.

Türk yetkililerin 15 kişilik bir ekibin, 2 Ekim'de İstanbul'a uçakla geldiği, Kaşıkçı'yı infaz ettiği, vücudunu parçaladıkları ve aynı gün ülkeden ayrıldıklarına dair belgelere ulaştıklarını ve Kaşıkçı'nın konsolosluğa girişinden sonra iki saat içinde öldürüldüğünü söylediklerini yazan NYT, isimlerinin açıklanmasını istemeyen Türk yetkililerin kendilerine söz konusu 15  kişiden hepsinin Suudi güvenlik yetkilileri, istihbarat ajanları ya da hükümet çalışanları olduğunu ifade ettiğini belirtti.

NEW YORK TIMES KENDİSİ DE DOĞRULATTI

Kendi kaynaklarının da söz konusu 15 kişinin Suudi güvenlik servisleriyle bağları olduğunun teyit edildiğini aktaran NYT, yüz tanıma sistemi yazılımı, halka açık kayıtlar, sosyal medya hesapları, Suudi cep telefonu numaraları altyapısı, Suudi haberleri, sızdırılmış Suudi belgeleri ve Suudi Arabistanlı tanıkları kullanarak birtakım bilgiler topladığını kaydetti.

ABD'Lİ SENATÖR TRUMP'I TOPA TUTTU

Kaşıkçı cinayeti, ABD gündeminde de en çok konuşulan başlıklar arasında. Demokrat Parti'nin ileri gelenlerinden Massachusetts Senatörü Elizabeth Warren, Başkan Donald Trump'ı olayda takındığı tavır nedeniyle sert sözlerle eleştirdi.

Trump'ın Riyad yönetimine gereken tepkiyi verememesini ABD liderinin Suudilerle olan şahsi ekonomik ilişkilerine bağlayan Warren, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Suudiler yıllarca Donald Trump'ın batık işletmelerini kredileriyle kurtardılar. Bugüne kadar kaç para aldı acaba? Amerikan Başkanı'nın Suudi Kralı'nın sözcüsü gibi davranmasının bedeli ne? Trump vergi hesaplarını yayınlasın da görelim" dedi.

Trump, önceki gün Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ile telefonla görüştükten sonra yaptığı açıklamada, "Onun aklını okumak istemem ama benim anladığım bu işin ardında serseri katiller olabilir. Kim bilir, bu işin iç yüzü yakında ortaya çıkacak ama o (Kral Selman) iddiaları kesin olarak reddetti" ifadelerini kullanmıştı.

Trump'ın 'serseri katiller' demesi, Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın olaydaki sorumluluğunu örtbas etme çabası olarak yorumlanmıştı.

Suudi reformistler için önemli bir platform olan Al Watan gazetesine katkı veren ve aynı zamanda Washington Post gazetesinde yazılar yazan Cemal Kaşıkçı'dan, 2 Ekim Salı günü resmi işlemler için Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na gittikten sonra bir daha haber alınamamıştı.

Emniyet kaynaklarınca yapılan değerlendirmede, Kaşıkçı'nın gittiği Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'ndan bir daha çıkmadığı teyit edilirken, başkonsolosluk binasında aynı saatlerde iki uçakla İstanbul'a gelen ve aralarında yetkililerin de yer aldığı 15 Suudi vatandaşının bulunduğu, bu kişilerin daha sonra geldikleri ülkelere döndüklerinin belirlendiği kaydedilmişti.

2 Ekim'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na giren gazeteci Cemal Kaşıkçı'dan o tarihten bu yana haber alınamıyor.