HABERTÜRK

Dışişleri'nden flaş açıklama!


18 Ocak 2019

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, "ABD'nin Suriye'den çekilme süreci, PYD/YPG'nin bölücü gündemine hizmet etmemeli. Sahada oldu bittiler yaşanmamalı" dedi. 

Aksoy, Bakanlık'ta düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin  değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'nin geçen yıl düzenlediği Zeytin Dalı Operasyonu'nun başarılı  olduğunu belirten Aksoy, “PYD/YPG'ye büyük darbe vurduk, sınırda huzur ve  güvenliği sağladık. 300 bin Suriyeli terörden arındırılan bölgelere geri döndü.”  diye konuştu.

Afrin'de hayatın normal akışına uygun devam ettiğini, huzur ve  güvenliğin sağlandığını vurgulayan Aksoy, "İdlib mutabakatı ile büyük bir insani  trajedi önlenmiş oldu. Mutabakat uluslararası toplumun takdirini kazandı."  ifadesini kullandı.

Aksoy, "Esed rejimi askeri zafer peşinde ama Suriye'de ancak siyasi  çözüm olabilir.” ifadesini kullanarak, Anayasa Komitesi kurulmasında belirli bir  aşamaya gelindiğini dile getirdi.

Münbiç yol haritasının uygulanması ve Fırat'ın doğusuna geçilmesinde  Türkiye'nin kararlığını vurgulayan Aksoy, Türkiye'nin kararlı duruşunun, ABD  Başkanı Donald Trump'a Suriye'den çekilme kararı aldırdığını söyledi.

Aksoy, buna karşı ABD güvenlik bürokrasisinde direnç gözlemlediklerini  ifade ederek, kararın uygulanmasında yakın diyalog ve eş güdümün önemine işaret  etti.

Sözcü Aksoy, "ABD'nin Suriye'den çekilme süreci, PYD/YPG'nin bölücü  gündemine hizmet etmemeli. Sahada oldubittiler yaşanmamalı. Bu hususları kuvvetli  şekilde dile getirdik." ifadesini kullandı.

ABD ile temaslar kapsamında 5 Şubat'ta Dışişleri Bakan Yardımcısı  Sedat Önal başkanlığında bir heyetin Washington'a gideceğini aktaran Aksoy, 6  Şubat'ta da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, DEAŞ ile Mücadele Uluslararası  Koalisyonu üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarının toplantısına katılacağı  bilgisini verdi.

Münbiç yol haritasına göre PYD/YPG'nin çekileceğini, silahlarının ABD  tarafından toplanacağını ve Münbiç'i Münbiç halkının yöneteceğini hatırlatan  Aksoy, Ankara'ya gelen Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'a da  bunun en kısa sürede uygulanmasının öneminin aktarıldığını söyledi.

Aksoy, "Rejimin Münbiç'e yönelik provokasyon girişimine ve PYD/YPG'nin  rejimi Münbiç'e sokma çabalarına kesinlikle izin verilmemeli. Kimse durumdan  vazife çıkarmaya kalkışmasın. Münbiç'in PYD/YPG'den temizlenmesi bizim için  ulusal güvenlik meselesidir. Münbiç'te bir terör saldırısı oldu. Bu da Münbiç yol  haritasının tam olarak uygulanmasının, bölgenin terör örgütlerinden  temizlenmesinin önemini ortaya çıkardı." dedi.

İdlib mutabakatı ile sağlanan ateşkesin kalıcı olması için  çalıştıklarını ifade eden Aksoy, rejimin son dönemde bazı kışkırtıcı eylemlerde  bulunduğunu söyledi.

Aksoy, rejimin amacının mutabakatı aşındırmak olduğunu belirterek,  "Son günlerde HTŞ de ılımlı muhalifleri hedef almaya başladı. Biz provokasyonlara  karşı gerekli önlemleri almaya devam ediyoruz. Bu provokasyonların İdlib  mutabakatını aşındırmasına izin vermeyeceğiz. Uluslararası toplumdan beklentimiz  bizim bu gayretlerimize destek vermesidir." diye konuştu.

Sözcü Aksoy, ABD'li senatör Lindsey Graham'ın da Suriye konusunda  bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Milli  Savunma Bakanı Hulusi Akar ve MİT Başkanı Hakan Fidan ile görüşmeler yapmasının  beklendiğini bildirdi.

AB'nin somut adımlar atmasını istiyoruz

AB üyeliğinin Türkiye için stratejik hedef olarak sürdüğüne işaret  eden Aksoy, "AB ile ilişkilerimizde bir 'kazan kazan ilişkisi' kurmak istiyoruz.  İki tarafın da kazanacağı bir durum yaratmak istiyoruz. Önümüzde de bazı engeller  var. Bunun da başında katılım müzakerelerinin engellenmesi yatıyor. Gümrük  Birliği'nin güncellenmesi ve vize serbestisi konusunda somut adımlar atmasını  istiyoruz." diye konuştu.

Aksoy, AB ile ilişkiler konusunda 2018 yılı boyunca, 26 Mart 2018'de  Varna'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da katıldığı bir AB zirvesi, 3 yıllık bir  aradan sonra Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonunun Ankara ve Brüksel'de iki  toplantı ve üç yıl aradan sonra Reform Eylem Grubu'nun iki kez toplantı  gerçekleştirdiğine değindi.

Tüm bunların AB ile yeni bir angajmanı ortaya koyduğunu söyleyen  Aksoy, Almanya, Avusturya ve Hollanda gibi Avrupa ülkeleriyle bir diyalog ve  normalleşme sürecinin yaşandığını, bunun da 2019'da devam etmesini öngördüklerini  belirtti.

Aksoy, Kıbrıs sorununu "Rum tarafının siyasi gücü paylaşmaya  yanaşmamasından kaynaklandığını her ortamda" dile getirdiklerini belirterek, "Bu  kapsamda Dışişleri Bakanımız, Birleşmiş Milletler Kıbrıs Özel Temsilcisi  Amerikalı yetkili (Jane Holl) Lute'yi iki kez kabul etti. Sayın Bakanımız  kendisiyle 'Kıbrıs meselesinin ancak adadaki mevcut gerçekleri temel alan ve buna  uygun hedefler içeren bir çözümle başarıya ulaşabileceğini' söyledi. Biz  müzakerelere sadece konuşmak için başlamıyoruz. Önümüzdeki elli yılı sadece  konuşarak kaybetmek istemiyoruz." ifadelerini kullandı.

Yunanistan ile ilişkileri diyalog yoluyla çözmeye çalıştıklarını dile  getiren Aksoy, Atina'dan FETÖ iltisaklı kişilerin iadesi ve Batı Trakya Türk  azınlıkların haklarının korunmasını, kararlılıkla talep etmeye devam ettiklerini  kaydetti.

"Güvenli bölge konusunda Rusya ile görüşeceğiz"

Aksoy, Rusya ile ilişkiler konusunda gayet verimli bir yıl  geçirdiklerine işaret ederek, iki ülke arasında devlet başkanları ve dışişleri  bakanları düzeyinde karşılıklı üst düzey ziyaretlerin yaşandığının altını çizdi.

Suriye'nin kuzeyinde gündeme gelen güvenli bölge tartışmalarına  değinen Aksoy, şunları söyledi:

"ABD'nin güvenli bölge teklifine önerimiz olumludur. Bunun Suriye  bağlamında önemli bir gelişme olacağına inanıyoruz ve destekliyoruz. Bu konuda  Rus ortaklarımızla da görüşmelerimiz devam edecek. Sayın Cumhurbaşkanımız 23 Ocak  tarihinde Rusya'ya bir ziyaret gerçekleştirecek. Sayın Putin ile bu konuların ele  alınması bekleniyor. Askeri yetkililer ve diplomatlar arasında teknik  görüşmelerin de devam ettiğini belirtmek isterim. Tabii bu bir süreç. Bu alanın  nasıl oluşturulacağı modelleri hep ele alınmaya devam edecek."

Aksoy, Moskova ve Ankara'nın geçen yılın ilk 11 ayında 22 milyar  dolarlık ortak ticaret hacmine ulaştığını ve turizm alanında da 6 milyon Rus