Suriye'den çekilme kararı alan ABD’nin bunu bugünden yarına hayata geçireceği sanılıyorsa yanılma yaşanır.
Çünkü planlamaları gereği 5 da ay sürebilir; daha da uzayabilir…
Bütün bunları söyleyebilmeme neden Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim kalın ve beraberindeki Türk heyetinin, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, DAEŞ ile Mücadele Küresel Koalisyon Özel Temsilcisi James Jeffrey ile yaptıkları görüşmede dile getirilen sözler…
Aktarıldığına göre masaya ilk olarak Bolton’un gelmeden önce “Başkan Trump’ın, Türkiye’nin Kürtleri öldürmesine izin vermeyeceğini açıkça belli ettiği” yönündeki sözleri damga vurmuş.
Kalın bu konuda Ankara’nın tepkisini ve hassasiyetlerini iletmiş.
Bolton bu cümlesiyle bütün PYD’yi kastettiğini kayda geçirince, “O zaman siz de bu ayrımı belirterek açıklamalarınızı yapın, yoksa bizim Kürtleri katletme gibi bir düşüncemiz olduğu imajını yaratıyorsunuz” karşılığını almış…
“Kürtler ile terör örgütünü bir tutmak önce Kürtlere, hem de bizim zekamıza hakaret olur…” mesajı da net verilmiş.
ÇEKİLMENİN ZAMANI
Ardından ABD’nin çekilme sürecine ilişkin konuya girilmiş…
Görüşmede ABD heyetinin davranışından çıkarılan o ki “Heyetin Ankara’ya geldiği İsrail’de karşılaştıkları, geri çekilme planlarını etkilemiş, tarihi ötelemenin yolunu açmış…”
Çekilme takvimi ile ilgili olarak daha önce 3 ay gibi bir zamandan söz edilirken, heyet bu kez açıkça “4-5 ay sürebilir” zamanlamasını dile getirmiş.
Beklenen 120 günden aşağı bir sürede çekilmenin olmayacağı yönünde…
Aktarıldığına göre kendi aralarında da uzlaşı olduğunu söylemek olanaksız.
Biri hemen çekilme kararında olduklarını söylerken, diğeri bir süre daha kalabileceklerini belirtiyor, hatta vücut dilleri konuya yaklaşımlarını net ortaya koyuyor.
Masada bu durum ortaya çıkınca Bolton araya girip, “Bizim aramızda da görüş ayrılığı var” demek zorunda kalmış.
“GİRMENİZİ İSTEMİYORUZ”
Ancak ABD’li heyet, “Bizimle koordineli ve planlı olmayan askeri harekat yapmamanız gerektiğini düşünüyoruz. Sahada askerlerimiz var, ayrıca bizimle savaşan muhalif güçlerin tehlikeye atılmasını da istemeyiz ” şartını masaya getirmiş.
ABD Başkanı Trump’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinde bizzat Türk askerini DAEŞ ile mücadeleye davet ettiği anımsatılınca da heyet, “DAEŞ meselesini biz halledeceğiz” yanıtını vermekle yetinmiş…
YPG konusundaki hassasiyetler bir daha kayda geçirilince Kalın şunları söylemiş:
“Üç yıl önce YPG diye bir şey yoktu, sizin desteğinizle böyle bir yapı ortaya çıktı. Desteğinizi çektiğiniz anda hiçbir şey oldukları görülecek. Onların bitişiyle birlikte bölgede Kürt siyaseti daha kolay Suriye siyasetine angaje olur…”
İZİN ALACAK DEĞİLİZ
Burada da kalmamış “Biz niyetimizi söyledik, Suriye sahasına girmek için daha önce kimseden izin alacak değiliz” kararlılığının da altı çizilmiş.
ABD heyeti ise “Bizim endişemiz boşalttığımız alanlara İran’ın girecek olması kaygısını dile getirmiş.
Kalın’ın yanıtı soruyla olmuş:
“Siz 120 gün sonra çekildiğinizde YPG için ne düşünüyorsunuz. Yani 1-2 yıl sonrasına dönük YPG ile ilgili planınız ne?”
Heyetten soruya İran endişesinin tekrarı dışında tek yanıt gelmemiş.
YPG’ye verilen silahlar ve ABD’nin bölgedeki üsleri konusu da masaya yatırılmış.
Heyet ağır silahların toplanması konusunda çaba gösterildiğini belirtilmiş.
PUTİN İLE NE GÖRÜŞEÇEK MERAKI
Türk tarafının, “Çıktığınız üsleri bize devredin, DAEŞ ile mücadelemizi kolaylaştırır” talebine de yanıt gelmemiş…
ABD heyetinin en çok merak ettiği konu ise Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin arasında bu ay sonunda yapılması planlanan görüşme olmuş.
ABD heyeti bu görüşmede ortaya çıkan planlamadan haberdar olmak istediklerini vurgularken, birkaç kez meseleyi dönüp bu konuya olan meraklarını sergilemiş.
BİR ARPA BOYU YOL YOK
Yapılan görüşmeden ne çıktı derseniz…
Aslında bir arpa boyu yol alındığını söyleyebilmek, söylemek olası değil…
Neden de ABD’nin arkasında durup büyüttüğü YPG konusundaki hassasiyeti ve “Türkler, bir zamanlar Kuzey Iraklı Kürtler ve Barzani için de farklı konuşuyordu, sonradan işbirliği yapabildiler” bakışıyla hareket etmesi…
Bıraktıkları etki kendi aralarında da çekilme konusunda kafalarının karışık olduğu ve bunun daha uzun bir zaman alacağı…
Türkiye’nin içeri girmesine kesin olarak karşı çıkmakla birlikte, Ankara’yı kendinden tamamen koparıp Rusya ile sahada daha geniş bir işbirliğine sevk edecek kadar uzaklaşmak da istemiyor.
Bunun için dönüp dolaşıp Erdoğan-Putin görüşmesinin ana konularını merak ediyor…
Ancak merakı bununla da bitmiyor…
Belli ki Washington-Moskova hattında Suriye konusunda varılan uzlaşıyı devam ettirmek istiyor; bunun Türkiye’nin yeni bir pozisyon almasıyla bozulacağından endişe duyuyor…
Ankara'nın PYD konusundaki kararlılığını gördüğü için de oyununu buna göre yeniden planlaması gerektiğini anlamış görünüyor.
Suriye satrancı daha stratejik hamlelerin yapılacağı bir oyuna dönüşüyor…